İnternet dünyayı küçülten inanılmaz bir yapı. Önce askeri amaçlarla ardından üniversite içi devamında üniversiteler arası iletişim için geliştirilen bilgisayarlar arası ağ günümüzde her yaştan her meslekten insanı birbirine zamandan mekandan bağımsız olarak bağlıyor. “Connected Life” yani “Bağlı Yaşam” kavramı her yanımızı sarmış durumda.
Dilediğimiz zaman bağlı yaşantımızda, dilediğimiz kişiye ulaşmak, mesaj göndermek, bir resim paylaşmak ya da bir dosya iletmek mümkün. İnternet teknolojisi, doksanlı yıllarında sonlarında sivillerin yaygın kullanımı ile ivmeli artış gösterdi. Yalnızca okunabilir sayfalarda gezinmek, 56k modemlerin elverdiği ölçüde müzik indirmek en büyük eğlenceler arasındaydı. O tarihlerde internet kullanıcıları gezindikleri sitelerin sayfalarını sadece okuyabiliyor ancak herhangi bir değişiklik yapamıyor, sitelerin işleyişini yönlendiremiyor, bir web sitesi üzerinden iletişim kuramıyordu. Sosyal ağların henüz olmadığı internetin “taş devri” demek sanırım yanlış olmaz. Sonra internetin “orta çağ” dönemine girdik. En azından şimdilik orta çağ diyebiliyorum çünkü henüz yorumlayabildiğim zaman dilimi yaklaşık 25 yıllık süreyi kapsıyor. Orta çağdan kastım; insanların internet siteleri üzerinden sosyalleşebildikleri aslında. İnternetin taş devrinde paylaşmak elbette e-posta ile mümkündü ama günümüzde bile facebook.com’a üye olmak için alınan fason e-posta hesaplarının hiç kontrol edilmediğini, hatta onun bağımsız bir posta kutusu olduğundan dahi bihaber olanların mevcudiyeti düşünüldüğünde, e-posta teknolojisi pek de sosyalleşmenin öncüsü olamazdı.
Orta çağ devrine web gurmeleri web 2.0 dediler. Yani web’in ikinci sürümü. Çok yerinde bir tanımlama fikrimce. İnsanlar artık sitelere üye olabiliyorlar, sitelerin kendi iç yapısından mesajlaşabiliyor, profil görüntüleri belirleyebiliyor, görünümlerini özelleştirebiliyorlardı. Hatta ücretsiz bir web sitesi açıp birkaç adımda içeri dahi girebiliyorlardı. Buna en iyi örnek bloglar. Web güncesi olarak Türkçeleştirilen bu bloglar sayesinde web tasarımı hakkında çok az bilgiye sahip kullanıcılar kendilerine ait bir yayın gerecine sahip oldular. Facebook, Orkut, Myspace benzeri sosyal ağların da türemesi ve güçlenmesi ile artık insanlar birbirlerinin gönderilerine yorum yapabilir, düzenleyebilir, beğenebilir ve yeniden paylaşabilir hale geldiler.
Şimdi ise yavaş yavaş webin üçüncü sürümüne gidiyoruz bazı emarelerini de görmek mümkün. Örneğin videoların içindeki repliklerin arama motorları yardımıyla aranabilmesi gibi. Youtube bu arama metodu üzerinde hatırı sayılır zamandır çalışıyor bildiğim kadarı ile.
Peki bu kadar girizgahı neden yaptım? Amacım size CMSimple isimli içerik yönetim sistemini tanıtmak. GNU lisansı ile dağıtılan yani açık kaynaklı, kullanımı ve dağıtımı ücretsiz olan bu sistem temelde kişinin kendisinin yönetebildiği bir web sitesi oluşturmasını hedefliyor. Yapı PHP web dili üzerine yapılandırılmış durumda. Son versiyonu bu yazı yazılırken 4.2.6 idi. Onlarca dil desteğine sahip elbette biri de Türkçe. En güzel yanlarından biri MySql ya da MsSql gibi bir veritabanı ihtiyacının bulunmaması. İçindeki verileri html dosyalarının içinde saklıyor ve bu da sayfaların açılma hızını olumlu yönde etkiliyor. Kuruluma gerek duymuyor, ilgili paketi (http://goo.gl/Ej5Ein) indirdikten sonra php desteği veren web hosting firmasının size verdiği alan ftp yazılımı ile göndermelisiniz. Ardından kullanıma hazır bulacaksınız. Kendi sitesinde birçok teması var. İlk kurulumda birkaç tema içinde hazır geliyor. Siteye sayfalar ekleme, alt sayfalar ekleme, dosyaları siteye yükleme, resimleri siteye yükleme için çok basit birkaç adım gerekiyor. Editörü ise bildiğimiz sözcük işlem yazılımlarının basit bir sürümü. Kullanım alışkanlıklarımıza uyan editör yapısı ile tüm kullanıcı seviyelerine sesleniyor.
Elbette eksikleri de var. Örneğin, ücretsiz olan dağıtımda video ekleme seçeneği yok. Yazı rengi değiştirme, yazı büyüklüğü değiştirme gibi özellikler editöre eklenmemiş. Ayrıca flash içeriklerin eklenmesi de ayrı bir sorun.
Öte yandan geriye dönük beş adet yedek alıyor. Content.htm dosyasından beş tane üretip son beş güncellememizi geriye alabilmemizi, olası hatalarımızı geri sarmamızı sağlıyor. Bu yedek sayısını ayarlardan artırmak mümkün. Html kod bilgisine sahip web tasarımcılarının da sayfalara doğrudan kod yazmaları ya da yapıştırmaları mümkün. Sistem dahilinde kullanıcı e-posta adresini ayarlar bölümüne girdiğinde (bazı temalarda olmayabiliyor) site içinde size doğrudan mesaj yazılabilecek bir bölüm oluşuyor ve e-posta adresinize bu mesajlar hemen düşüyor. İçerik yönetimi olarak basit (ki adından da anlaşılıyor) ama arama motoru dostu yapısı sayesinde kolay güncellenen ve kolayca bulunabilen bir web siteniz oluyor.
Bu yapıyı uzunca bir süre, öğretmenlere, sınıf web sitesi hazırlamalarında yardımcı olmak için kullandım. Kullanımı konusunda yalnızca on dakikalık bir çalışmanın ardından çok az sayıda soru geldi ve öğretmenler kolaylıkla güncelleme yaptılar. Yüzlerce öğretmenin çeşitli projeler dahilinde kullandığı bu sistemi öğretmenlerin yanı sıra küçük ve orta ölçekli şirketlere de öneriyorum. Özellikle web sitesi yayınlama maliyetlerini önemli derecede düşürür ve yeni ticaret kanununca zorunluluk olan web sitesi olayını kotarıyor. Güncellemesinin rahatlığı ile de çalışanlardan herhangi biri kolayca siteyi güncelleyebilir.
Şifrenin unutulması durumunda ise ftp bağlantısı ile settings.php dosyası indirilip not defteri ile açıldığında ilk kod bloğunda unutulan şifreyi görebilirsiniz.
Oldukça pratik olduğunu düşündüğüm CMSimpe içerik yönetim sistemini, teknik olarak ve maddi olarak tasarruf etmek isteyenlere şiddetle öneriyorum.
Mutlu günler dilerim.
Olcay Büyükçapar